Sürüngen Forumları > Kaplumbağa
Kaplumbağaların davranışları, alışkanlıkları, yaşam biçimleri - 2.sayfa
Aslında onları pek tanımıyoruz.
Sıkılırlar mı; eğlenirler mi; kesin korkarlar da nasıl, nelerden; yalnızlık çekerler mi; değişikliklere ne kadar tahammüllüler; birden çok kaplumbağa olduğunda aralarında hiyerarşi olur mu, sosyal davranışları var mı; bazı takıntı gibi görünen davranışlarının nedeni ne; hepsi yapıyor mu, hepsi böyle mi yoksa çok tipik görünen davranışlarının arasında küçük karakter özellikleri var mı; ve biz ne kadar objektif yorumluyoruz davranışlarını ve bu davranışlara anlamlar yüklerken ne kadarında insan olarak kendi düşünce ve davranışlarımızı referans alıp yanılıyoruz?
Yani derin bir konu. Ve sadece kendi evimizdekileri görüp tanıdığımız için hiçbir net sonuç yok, hiçbir genelleme de yok.
Hadi biraz bu derine birazcık inmeye çalışalım. Gözlemlediğimiz neler var neler yok hepsini birleştirmeye çalışalım. Ayrıntılı yazalım, minik detaylar yakalamaya çalışalım ama tarif ederken davranışlara duygu/düşünce atfetmeyelim. Yani objektif anlatalım ki sonra anlamaya; nedenleri, ilişkileri çözmeye çalışırken hipotezimiz çok olsun.
Öncelikle eski yazılardan:
http://www.hepsievcil.com/App/Forumlar/Cevaplar.aspx?KRef=5&FRef=30&BRef=25523
http://www.hepsievcil.com/app/Forumlar/cevaplar.aspx?KRef=5&FRef=30&BRef=20592
Yazarız Pınar merak etme :) beş sayfa bile yazarız. O mantarın başına daha sonra ne geldi biliyor musunuz? Aybala bir kenarını koparıp yiyince çıkardık akvaryumdan :) Bize oynuyor gibi geliyordu, yani başlarda öyle yorumlamıştık ama malesef yemeye uyraşıyormuş bizim kerata :)
Gerinerek uyumaları yada sık sık kolunu bacağını germelerinin özel bir sebebi var mı acaba ? Kaslarını dinlendiriyorlar gibi. Suyun altı üstü farketmiyor kuru bölgede de yapıyorlar. Mesela Aybalanın yeni tasarımım :)) aşağıdaki kanepede uyuklamasına bir bakın. Çıkıp vücudunu koyabilecek yer varken o tek koluyla asılmayı ve diğer iki bacağını gere gere uyuklamayı tercih ediyor.
valla arkadaşlar üç yıldır bu işin içindeyim bende bu garip yaratıkları anlamış değilim :))) yaptıkları şeyler doğal ortam arayışı gibi şeyler olabilir.benimde vaktim yok inşallah sonra devam ederim ,sağlıcakla kalın kaplumbağa dostları:))
çok güzel bir konu böylelikle kapluşların ortak özelliklerini farklılıklarını anlayabiliriz.benim iki kızım var şuana kadar üç akvaryum değişimi yaptım dikkatimi çeken yeni bir ortama girdiklerinde uzunca bizaman kuru bölgeyi kullanmamaları ve ciddi bi keşif yaptıkları :) alışkanlıklarından kolay vazgeçmiyolar gözlemlediğim kadarıyla birde beni çok güldüren bi olay vardırki zaten onların o minik suratları sevimli bakışları yem için yalvarışları başlı başına gülmeme neden olan şeyler bunlar dışında güneşlenme olayı bizde zor geçer hiç yerlerinde durmazlar şöle ayaklarını uzatıpta güneşlenen kapluşları tuhaf karşılar oldum :) ama ben inatla güneşlendiririm onları :D ve artık beni tanıyolar buda beni sevindiren ayrı bi olay başkasından bendeki kadar hevesle yem istemiyolar bunuda baya gözlemledim kızlarımdan biri sebzeleri haşlanmış yer dier türlü yanından bile geçmez:)diğeri maşallah ne bulsa yiyecek gibi :)birde kapluşlarımın hiç kaçma gibi bi eylemleri olmadı hiç uğraşmıyorlar yuvalarında mutlu mesut geçiniyorlar:) el titretme ikisininde kız olmasına rağmen arasıra olur aralarındaki iletişim şekli sanırım benimde gözlemlediklerim şimdilik bukadar eğer yeni bişeyler keşfedersem mutlaka yazarım .
Ne kadar guzel bir konu boyle tebrık ederım.İste bu sitenin en güzel ozellıgı gercekten hayvanlarına baglı ve bılgılı ınsanların olması gelelim kotu tarafına bu konuyu gordugum gecen gece uzunca gozlemlerımı ıceren bır yazı yazdım ama kaybolmus galiba bugun yazdıgım yazıdan eser yok.Mesajların hemen gıtmemesının sebebı once kontrolden gectıgıyse bu benım mesajımın kabul edilmemis olması mıdır?
Gelelim gozlemlerıme ;
Guneslendirme konusuyla baslamak gerekirse benim kaplumbagalarımda pınar hanımın kaplumbagalarında oldugu gıbı guneslendirilmek stres kaynagı ne zaman onları akvaryumdan kucuk bır legene alıp balkona koysam sureklı kacmaya calısıyorlar,tıslama benzeri sesler cıkarıyorlar kısacası strese gırıyorlar.Bir kere bile gunese cıkardıgımda ayaklarını gere gere yayılmadı gunesın altında.Bunun sebebini balkonun gurultulu olması,alıstıkları ortamdan cok farklı olması,sudan uzak olmaları gıbı etkenlere baglıyorum ama nasıl asıcagımı henuz cozemedım.
Akvaryumda kuru alan konusuna gelınce kuru alanları akvaryumun boyutu nedenıyle sadece bırıne yetıyor.Aralarında nasıl anlasma var,sıraylamı kullanıyorlar,hangısı daha cok kuru alanı kullanıyor hıcbır fıkrım yok.Cunku kuru alanda kendılerını o kadar guvensız hıssedıyorlarkı salona gırdıgım anda kuru alandan atlıyorlar.Uzun sure dıkkatlerını cekmeden salonda durdugum zaman kuru alana cıkıyor ama benım bakısımı,salondakı anı bır hareketi algıladı zaman yıne kacıyor :)
Gozlemlerıme yem verırkenkı hareketlerıyle devam ediyorum.Bizim afacanlar yem veren herkese sımarıyorlar.Sımarma harekleri ise akvaryumun camı yokmuscasına burunlarını cama dayayıp yuzmek,su sıcratmak.Bazen bu hareketleri o kadar abartıyorlar kı yem verdıgım zaman yemı gormuyorlar :)
Birde bırbırlerıyle olan ılıskılerıne degınmek gerekirse agızlarından yem kapmak dısında gorebıldıgım hıcbır ılıskılerı yok.Bunda henuz 5 aylık olmaları,ikisininde erkek olmaları(kendı tahminim)etken olabilir tabi.Kendi tahminim dogru cıkarsa yasını aldıklarından sonra kavga ederler mı acaba sonucta ıkısıde erkekse bırbırlerıne karsı ustunluk kurma cabaları olucaktır dıye tahmın ediyorum.
Uykuları konusunda da anlamadıgım noktalar var.Mesela bazı geceler nba maclarını ızlemek ıcın cok gec saatlere kadar uyanık oluyorum.Bu sırada hayvanlarımı gozleme sansına da sahibim.Benim sasırdıgım nokta odada sadece televizyonun ısıgı varken,hıcbır ses yokken bile yanlarına gıttıgımde sankı orda oldugumu hıssedıp uyanıyorlar.Bu onların duyma sekillerinin farklı oldugunu gosteriyor galiba ortamdaki titresimleri algılıyor olabilirler mi ?
Gunduzleri ,ortalık sakin ve yem vericek kimseyi goremedikleri zamanlarda tek elleriyle kuru alanı tutup bacaklarını gere gere dınlenıyorlar.Bu halleri cok hosuma gıdıyor ama onlara gorunmemek ıcın cok uzaktan bu hallerini izlemek zorunda kalıyorum.
Kaplumbagalarımın anlamsız bir korkusu var oda soyle akvaryumun yanına hızlıca geldıgım zaman cıldırıyorlar,gozleri hıcbırsey gormuyor ve cılgınca yuzmeye ,kuru alanın altına saklanmaya calısıyorlar.Aradan 30 saniye gecince hıcbırsey olmamıs gibi yine yem isteme rituellerine baslıyorlar.Sanki biraz once korktukları,kactıkları kısı ben degılım :D
Son olarak benım afacanları akvaryumdan cıkarıp balkona serbest bıraktıgım anda yaptıklarına degınıcem.Kaplumbagalarım yazının basında yazdıgım gıbı guneslendirilmekten cok korkuyorlar bende bunun kucuk legenlerınden olabılecegını fark edip elemanları balkona saldım.Ne mi yaptılar bir tanesi sanki birsey biliyormuscasına kosturup bir saksının arkasına saklandı dıgerı 5 dk hareketsiz kalıp en sonunda hareket etmeye karar verıp kocaman balkonda gezmek yerıne hemen yanındakı duvara tırmanmaya kalktı :D Yer,yön duyguları sanırım yok tamamen rastlantısal hareket ediyorlarmıs gibi geliyor bana.
Bunlar benım su gecen 5 ay boyunca hayvanlarımdan gozlemlediklerim.Umarım bu sefer yayınlanır ve sızlerle paylasırım.Boyle bir konu sayesinde belki akvaryum,ısıtıcı,yem,filtre saglandıktan sonra monotonluga kacan hayvanlarla ılıskılerımız onları daha mutlu edıcek sekılde gelistirebiliriz.İyi günler...
benim kaplumbağam 9 yaşında bir bataklık kaplumbağası ve o da köpeğimi avlamaya çalışmak gibi tuhaf davranışlar sergiliyor ve de yeni şeyler öğreniyor onu izlemeye bayılıyorum. Ben yaz gelince ve güneşli havalarda çipili dışarı çıkarıyorum evde serbestce geziyor ve tuvaletini sadece suya yaptığı için sorun olmuyordu. Bir ara evin içinde bulup suyuna koyamadım ve o günden beri karaya da tuvaletini yapar oldu ama ben yine se onu salıyoru. kısa sürede evin doğusunu batısını öğrendi ve öğleden önce doğuya bakan mutfak balkonunda güneşlenmeye gidiyoröğleden sonra da batıya kayıyor sırayla salonumuz benim odam ve en batı olan ablamın odasının camı önüne gidiyor. yani benim onu kendim güneşe koymaya zahmet etmiyorum bile. Ayrıca tüm gün kuruduğunda köpeğimin su kabına ya da banyonun kapısı açıksa nemli fayanslarına geçerek ıslanıyor tuvalet ihtiyacını görüyor bazen. Çok hoş tüm ihtiyaçlarını kendisi karşılıyor neredeyse. Bir de köpeğimin mamasını yemeye çalışıyor mama koyduğumda burnu benim köpeğimden daha iyi nerde güneşleniyorsa çıkıp gelip onları yemeye çalışıyor. Eski kullandığım küçük taneli mamayı da yiyebiliyordu ayrıca.(bu sağlığını bozar mı? royal canine marka küçük ırk köpek maması yemişti bir aralar) işin en komiği de köpeğimi ya av zannediyor ya da ona yem veren hareketli cisimi o sanıyor ve başlıyor köpeğimi kovalamaya ve baya da hızlı. zavallı köpeğim de baya bir sabrettikten sonra kafasını ısırırmış gibi yapıyor çipilin ama çipil hiç korkmuyor ondan.kızım da çipilin çıkamayacağı yüksek bir yere çıkıp kurtuluyor sonunda ama oraya da uzanmaya çalışıyor deli çipilim o zaman kabına koyuyorum.bana mastiyi kovalarken çipil eğleniyormuş gibi geliyor ama. evin en güvenli yerinin buzdolabının altı ve ablamın odası olduğunu da biliyor ve rahatsız edilmek istemediğinde oralara gidiyor bir de benim yatağımın altına. bence baya öğrenme yetenekleri var. tek öğrenemediği yem kabına ya da elime değil de suya baksa yemlere daha çabuk ulaşacağı.
Yaa arkadaşlar, o kadar eğlenerek okudum ki yazılarınızı, hepiniz de uzun uzun ve ayrıntılı yazmışsınız, kame, ttbil, huleyn, hnur, ellerinize sağlık :) Okudukça "aaa, evet işte aynı bizimki" dediklerim oluyor "yok bu bizde mümkün değil" dediklerim oluyor, gerçekten kaplumbağalar için çok tipik şeyler de var ve galiba aralarında cidden farklı karakter özellikleri de var. Bu farklılıkları birden çok kaplumbağa bakanlar çok net gözlemlemiş zaten.
Yahu nedir bu fındık kafaların yemek için yaptığı şaklabanlıklar :), evet aynen yasdal, huleyn ve hnur`un dediği gibi kutuya yada ele değil de yeme baksalar daha çabuk yiyebilecekler :). Şıp şıp şıp, tak tuk tak, "yem yem yem ver yem ver hadi ver", meşhur Dümbül ve Dümbük`ün annelerinin bir zamanlar dediği gibi "geberiyorum açlıktan" hareketleri :), kesin hepsinde var. Çoğunuzunki sadece yem verene yapıyormuş, bizde henüz o ayrım yok galiba, hareket eden herşey pekala yem de verebilir inancı var gibi :) Tabi bir de herşeyi yemeye çalışmak çok yaygın görünüyor, kütük, taş, kaya, plastik bitkiler, kablolar...(kame`nin 4 yaprağı kalan plastik bitkisine çok güldüm :D) . Aynen huleyn`in yazdığı gibi, eğer o gelişimi farketmemişse, ani bir yerden çıkıverirmişsem karşısına paldür küldür tekerlekli elektrik süpürgesi gibi (yaa ben nedense buna benzetiyorum :D ) kaçışıverir, 3-5 saniye sonra dönüp arkasını hiçbir şey olmamış gibi yem yalvarmaları başlar. "Kızıııım, tanımadın mı yaa, benim benn" :) (evet, hala "oğlum"dan çok "kızım" diyorum galiba :) )
Uyku konusunda, huleyn süper bir şey yakalamışsın, yaa ben de hep bundan şüpheleniyorum. Eski akvaryumda kendini sıkıştırabildiği ve ucundan burnunu da çıkarabildiği bir yer vardı, hep orda uyurdu ve nefes almak için su üstüne çıkması gerekmediğinden kesintisiz uyurdu. Şimdi öyle bir yer bulamadı kendine, suyun dibinde uyuyor genelde ve çok bölük pörçük, çünkü nefes almak için ara ara su yüzeyine çıkması gerekiyor. İşte bazen farkediyorum ki (yani belki uykusu daha hafif olmuş olduğundan) ben akvaryuma yaklaşınca aynen senin de dediğin gibi çok az ışık, hiç ses olmasa da, gözlerini mahmur mahmur açıveriyor anında. Uyandırmamak için ses yapmamak ve karanlık olması yetmiyor, ondan uyuduktan sonra akvaryuma da yaklaşmıyoruz. Nedir bunun açıklaması ben de çok merak ediyorum.
Deryailesezer`in de yazdığı bu bacak germe galiba gerçekten bir kas dinlendirme, kuru bölgedeyken de ayaklarındaki perdeleri iyice açarak aralara kadar iyice kurumak için olabilir? Bir de mesela kuru bölgede çok uzun kaldıktan sonra Melek fışt fışt fışt diye kolu bacağı hızla çeviriyor suya girmeden önce, hani sanki çok otururuz kolumuz bacağımız uyuşur açmak için sallarız ona benzer çok komik, çok seri bir hareket. Ya da mesela boğalar koşmadan önce bacaklarını yere sürter, ona benziyor:)
Ttbil, sorma, akvaryum değişkliğinden sonra bizim cadı da kuru bölgeye çok çok zor çıktı, bir ara umudu kestim hatta :) Bazen işte tedbir hat safhada, yeni şeyleri denemek hiç yok, bazen de çok tedbirsizler diyoruz, gidip en olmadık yerlere girmeye, atlamaya çalışıyorlar. Akvaryuma yeni birşeyler eklediğimde onu izlemek çok zevkli, önce gider yanına kafa içerde, arka ayaklar kocaman dışarda, yaklaşır bir koklar (yaa kesin kokluyor gibi ama? :) . Ondan sonra bir ağız hamlesi yapar hemen popoyu döner geri kaçar (normal bir taştan bahsediyorum :). Tepki gelmeyince yanlarda birleştirdiği ön bacakları (kol?:) çıkarıp kurcalamaya, ısırmaya başlar. Artık emin oldum en son keşfetme hareketi de üstüne çıkıp alt kabuğu yeni objeye yaklaştırmak, sanki her şekilde tanımaya çalışıyor gibi. Duruma göre en son olarak biraz el titretebilir. (Yaa şimdiye kadarki yazılara göre gerçekten kızlarda erkeklere nazaran daha az bu el titretme galiba. )
Bu güneşlendirmeya çıkarma konusundaki sıkıntıları hep paylaşıyorum. Yani bazen cidden üzülüyorum da, yahu 2 gram güneş görecek diye hayvancağız feci strese giriyor diye söyleniyorum :( Tabi işin aslı o benim kızıp da söylediğim 2 gram güneş çok müthiş faydalı bu yeşil suratlar için, istemese de akvaryumdan ayrılmak mecburen çıkarıp güneşlendiriyorum. Bir sürü şey de denedim, epey geniş bir leğen aldım, taşlar, canlı bitkiler, yassı su kaplarıyla döşedim belki saklanabileceği yerler olursa daha rahat olur diye. Ama henüz alışmadı hiç, kenarları tırmalayıp durur. Toprak koymayı deneyeceğim bir de. İşte bu yüzden hnur`un anlattığı gibi olan köpüşkapluşlara :) çok şaşırıyorum. Gerçekten evde rahatça dolaşıp, pencere altlarında güneşlenen, dolaşan kaplumbağalar varmış çok. Alıştırmayla mı ilgili, yoksa bu bir karakter farklılığı mı bilemiyorum. Ama yemek bile yiyip, güneşlendiğine göre gerçekten hiç korkmadığını düşünüyorum. hnur`un kaplumbağası ve köpeği arasındaki ilişkiye benzer çok komik bir video da vardı youtube`da. Bizimkini bırak, işte öyle huleyn`in dediği gibi yer yön dinlemeden ya gidiyor kendini en köşede birşeylerin arkasına gizliyor, ya da duvara kadar koşup oraları tırmalıyor. Artık tamamen bıraktım, güneşlendrime ve temizlik haricinde akvaryumdan başka yere hiç almıyorum, yazık yavrucak huzursuz oluyor, çok belli.
Benden de şimdilik bu kadar, herkese çok sevgiler :)
Not: Sevgili Huleyn, eskiden mesajlarım kontrol edilip siteye 3 gün sonra ulaşırken benim de çok başıma gelen bir durumdu bu yazının hiç gelmemsi, ya vallahi kötü birşey yazmıyordum :)) . Çok sinir bozucu bir durum, anlıyorum, ondan mesajlarını yazıp göndermeden önce bir dosyaya kaydetmeni çok tavsiye ederim, ama mesela keşfettiğim bir şey, yazıyı direk standart bir word dökümanına yazıp sonra yine kopyalayıp yapıştırırsan o zaman hiç gitmiyor nedense, ama wordpad`e yada notepad`e yazıp yapıştırdıkların gidiyor, aklında olsun.
Arkadaşlar ağzınıza sağlık. Pınar bu başlığın ilgi görmesine sevindim. Aybala`nın iki gün önceki çilesini anlatacağım size; Cumartesi akşam odamızın ışığı sönük tosbiklerimizin ışığı yanık bir şekilde geç saatlere kadar tv izliyorduk. Aybala muntazam bir şekilde kuru bölgeye çıkıp çıkıp inmeye başladı, bu arada kabuğunun altını sağa sola oynatıyordu sanki kaşımak istercesine. Kuru bölgenin kenarlarındaki camlara kabuğunu vuruyor, öyle ses çıkarıyordu ki dikkatimizi dağıtmaya başladı ben de dayanamayıp kuru bölgedeyken kaptım bunu elime ve kabuğunun altını hafif hafif kaşıdım. Önce biraz korktu sonra alıştı hatta hoşuna bile gitmiş olabilir. Ertesi gün öğle vakti uyandığımda bir de ne göreyim kutu bölgede 4 küçük parça kuru kabuk :) Adam kabuğunun yan taraflarındaki kuru kabuk parçalarını atmak için uğraşıyormuş ben ise sadece altını kaşımıştım. Çok güldük ama farketmediğimiz için de biraz üzüldük. Kendi işini kendi gördü anlayacağınız :))
Uyku konusuna biraz daha degıneyim.Suyun altında uyudukları ıcın sanırım metabolizmalarını yavaslıyor bu hayvanların.Sogukkanlı oldukları ıcın vucutlarındaki pis-temiz kan oranını ayarlayabiliyorlar.Bu yüzden uyandıkları anda cok yavas hareket ediyor ve bir süre kendine gelemiyor :)Yine bir tahmin biz yanlarına gittigimizde burunları dısarda bir dahaki uyku anı ıcın hava depoluyor olabilirler.Bu yüzden biz uykuları cok hafif hemen uyandılar diyebiliriz ama tam da boyle degıl cunku gecen gun ısıklarını kapattıktan hemen 5dk sonra yanlarına gıttım benı hıc duymadılar bile bir süre onları izledim ve fotograf cektim.Buda sanırım uykularının donem donem oldugunu gosteriyor.Yani tam uyuma,yarı uyku halinde hava alma,tam uyku seklınde bir dongu var.Gozlemlerimden yola cıkarak boyle bir sonuca vardım ama yanlıs mı dogru mu tam bir karara varamadım.
Ben de çok sevindim konuya ilgi olmasına deryailesezer :). O kaşınma cidden olan birşey, bazen yem için yalvarmaya kuru bölgeye çıktığında çok nazikçe kaşırım sırtını (sırt? :)), o da sanki parmağıma yön vermek ister gibi popoyu sağa sola oynatarak yön verir, daha doğrusu ben parmağımı küçük hareketler yaparak sabit tutarım, o da altına girer istediği yeri denk getirip kaşıtır, bitince suya döner, aynı durumu çokça okudum. Demek Aybala kabukları da attı, kocaman ayağa baksana :) Mantıklı bu huleyn, Melek eski akvaryumunda hem uyuyup hem nefes alabilecek yeri varken, tamamen kesintisiz uyurdu, bu mahmur göz faslı yeni çıktı, biraz fizyolojilerini de bilmemiz lazım ayrıntıya inmek için. Canım sıkılıyor bu işe biraz, nasıl yapsam da uyanıp nefes almak zorunda kalmadan bir yer ayarlasam yine diyorum. Son birkaç gündür, lambaları söndüp uyumadan önce kuru bölgeye çıkıyor, havalar da sıcak, orada mı uyumak istiyor bilemiyorum, ona kuru bölgede belki uyur diye gece koyulup çıkartılabilecek uygun birşey yapmayı düşünüyorum. Bu uyku fotoğrafları benim favorimdir, şu ilk fotoğraftaki sağdaki surata bak yaa :)) deryailesezer`in fotoğrafında da Aybala aynı bizimki işte, ne kadar çok benziyor! Bu arada sayfa artık tamamen kaymış, 5. sayfa şart oldu deryailesezer ;)) Selamlar..
Bu mesajın altında yazdıkça 15 sayfada olsa aynı şekilde taşacak. Çünkü ilk mesajı hep üste koyacak
Okumak çok zor olunca yazıları kopyaladım bir text dosyaya olarak yapıştırdım.
Sonra o text dosyadan rahat rahat sağa sola taşmadan, satır karıştırmadan okudum.