Sürüngen Forumları > Kaplumbağa
Bizim kaplumbağa hikayemiz - 2.sayfa
Çok sıkılmıştım, çok yorucu bi seneydi, günde 4-5 saat uykuyla duruyordum, bana bi kahraman lazımdı, her şeyi değiştirecek bir şey. Okuldan dönerken aniden karar verdim, evet arka sokakta bi petshop olması lazımdı, küçük yeşil bir surat alacaktım. Bakımı nasıl olsa kolaydı, biriktirdiğim paraları da çekip petshopun olduğu sokağa girdim, ne gerekiyorsa alacaktım, petshopçuya da açık açık böyle söylemeye karar verdim, beni kandıracak hali yoktu ya!!
Orta büyüklükte bir akvaryumda 50 kadar kabukçuk, ortada bir kütük, çoğu kütükte uyuyor, üst üste yatıyordu. “Ben kaplumbağa alacağım” dedim, “ama yanında ne gerekiyorsa almak istiyorum, her şeyi tam olsun”. “Peki” dedi adam, akvaryuma uzanacakken “ben seçebilir miyim” dedim, akvaryuma doğru bakacak, ilk gördüğümü alacaktım, bi nevi kurayı şansa çektirecektim. Fıldır fıldır yüzen bi tip gözüme çarptı ilk, evet işte o’ydu, daldırdım elimi akvaryuma, avucumun içinde kabuk olup kaldı zaten. Oyuncak gibi bir şey, ne ağzı burnu görünüyor, ne kolu bacağı, sadece yeşil bir kabuk. Diğerleriyle göz göze gelmeden akvaryumun başından ayrıldım. Petshopçu bir ölüm fanusu getirmiş, içine pembe küçük taşlar doldurmuştu, eğer istersem yeşil taşlardan da vardı, bir de yeşil yemlerden tutuşturdu elime, bir tane de vitamin, işte bu kadardı. Kabukçuğu kaba yerleştirdi, yağmur yağıyordu, kabı da bir torbaya yerleştirecekti. Haftada bir kıyma vermeliymişim, günde 2 yem yetermiş, kaloriferin yanına da koyarsam ondan mutlusu olmazmış. Bir yandan anlatıyor bir yandan kabı torbaya sığdırmaya çalışıyordu. En sonunda kap torbanın içinde devrildi, küçük pembe taşların arasından minicik kaplumbağayı zar zor bulduk, her yerine pembe taşlar yapışmıştı. “Ben bunu yanıma alıyım” dedim, bir elimde torba diğer elim cebimde, cebimdeki elimin içinde korkmuş, ürkmüş, sarsılmış bir kabuk, geldik eve.
Kapıyı açar açmaz arkadaşıma avcumu açıp kaplumbağayı gösterdim, “Canlı mı bu” dedi, “yoksa oyuncak mı?”. Çok küçüktü, o kadar küçüktü ki demek ki avcumun içine tam sığıyordu, parmaklarımı bile tamamen kapatabiliyordum.
Pembe taşların üstünü örtecek kadar su doldurduk kaba, kaloriferin yanına koyduk, iki tane de yem attık, yemedi, şişti yemler suyun içinde. Hiç kıpırdamıyor, kabuğundan dışarı çıkmıyordu. “Dur” dedim, “ben şunun bakımını internetten bi araştırıyım”. Sonrası malum, hepsievcil, o gece tonlarca yazı okudum, bir sürü liste çıkardım, ertesi gün acilen akvaryum, filtre, ısıtıcı, bin tane şey alacaktım. Sabah onu aynı pozisyonda bulduk, yemin ederim öldü sandım, hiç ama hiç kıpırdamıyordu, hafifçe ittirince suyun içinde yaprak gibi sallanıyordu o kadar.
Malzemeleri aldım, suyu doldurduk, ısıttık, bir de konu açtım foruma “yeni kapluşum için yardım ve binlerce soru” diye, daha bir filtreyi yakından görmüşlüğüm bile yoktu. Frozen bin tane sorumu binici kez sıkılmadan yanıtladı, zamanla alışır yazmıştı. Pek ihtimal vermemiştim, akvaryumun içinde zar zor görünüyordu, plastik bir ağacın altına tünemiş, hiç çıkmıyordu, alışır mıydı ki gerçekten.
Önce yemek verirken yaklaşmalar başladı, yem elimdeyken suyun içine elimi sokuyordum, pıt pıt gelip elime oturup yemeye alıştı, ama hala ürkek ve çekingendi. Kuru bölgeye haftalarca çıkmadı, sadece salona aniden girince bir “flop” sesi, gizli gizli mi çıkıyor napıyor belli değil. İlk kuru bölgeye çıktığında olaya şahit olan arkadaşım mesajla haberi bana uçurdu “Kaplumbağamız taşa çıktı :)”. Ama o kadar kolay değildi, binbir nazla taşa çıkıyor, 5 metre uzaktan biri bacak bacak üstüne atsa bile alttan elektrik şoku yemiş gibi suya koşuyor, kafayı gözü yara yara suyun içinde saklanacak bir yerler arıyordu. Taşa çıktıysa biz de kıpırdamaz olmuştuk, yerimizden kalkmak yasaktı, susayan olursa evde mesela, hayvancık taştan inene kadar susuzluktan kavrulabilirdi :)
Şimdi sekiz aydan fazla oldu, minik Melek bizimle beraber. Bu sürede bir sürü şey oldu; yazın bir arkadaşımda kaldığında akvaryumu patladı, akvaryumu değişti, canlı bitki denemelerimi telef ederek sonlandırdı, kız sanırken, erkek olduğu ortaya çıktı, kabuk değiştirdi, güneşlenmek istemedi, kocaman oldu, birkaç kez parmağımdan küçük parçalar kopardı….. Sabahları su şapırdatma sesiyle uyandırır bizi, akvaryumunun yakınındaki masada ders çalışan, yemek yiyen olursa hiç şaşmaz, çıkar kuru bölgeye koca ayaklarını aça aça uyur, insanı kıskandırır. Akvaryumun yakınından geçenleri yem verirler umuduyla hızla takip eder, türlü şirinliklerle bi parça karides koparmaya çalışır :) Elimizi suya soktuğumuzda koşa koşa gelir avcumuzun ortasına yerleşir sal gibi gezdiririz biz de onu suda, sakince oturur, elleriyle parmaklarımızı tutar, ayaklar yaprak gibi suda sallanır, bazen de çenesini avcumuza dayayıp kapar gözlerini, tam ısırmalık olur, o gitmek isteyene kadar mecbur ayaklarımız kopar ama yine de bırakamayız. Tabi sadece şirinlikten ibaret değil her şey, Melek Bey’in kabuk boyu 10.5 cm, kilosu 200 gram, kakaları kocaman olmuş durumda :) Bir de yeşilliğe başladığımızdan beri akvaryumun temizliği daha bir beter, sürekli bi elimizde dip süpürgesi yakaladığımız anda kakaları topluyoruz, bir elimizde tül kepçe suyun üstünde yüzen derileri, bitki artıklarını kovalıyoruz. Tabi bu küçük temizlikler sırasında o da boş durmuyor, kepçeyi kovalıyor, dip süpürgesinde pisliklerin toplandığı keseyi ısırmaya çalışıyor, elime tırmanıp yemek var mı bakışları fırlatıyor, resmen tepemizden inmiyor :) Çok masraflı, bakımı çok ince detaylarla dolu olduğu doğru, inanın bin tane normal/sanal petshop gezmişimdir şimdiye kadar, bir sürü forum, bir sürü yazı okudum, hala okumaya çalışıyorum, ev Frozen’ın deyişiyle nalbura döndü, hortumlar, leğenler, çifter çifter ısıtıcılar, filtreler, kayalar, taşlar, kütükler, ampuller… Ama en başta istediğim gerçekleşti o benim hayatımı değiştiren minik kahramanım oldu. Ben onun için bi kahraman mı, yoksa bi gardiyan mıyım bilemiyorum tabi, onun ve diğer minik kaplumbağa kardeşlerinin dünyanın bir ucundan, yeşil, sıcak iklimlerden, akvaryumlara tıkılmalarına katkıda bulunduğum için vicdan azabı çekiyorum en çok.. Pıırrrr, kuru bölgeden suya daldı tam şu an kerata :)
(not: yazıyı word’e döken “daktilo kutay”a teşekkürler :)
merhaba arkadaşlar; Ben iLk kapLumbağamı bundan 6-7 ay önce aLdım ama ona nasıl bakacağım hakkında bi fikrim yoktu.çok koLay sanıyodum bakımLarını bi kabın içinde hergün suLArını değiştir günde 2 defa yem ver...3 ay tam 3 ay ona bu şekiLde baktım ancak sonra yemek yememeye başladı sürekli kara böLgesinde yatıodu ağzını açıp garip sesler çıkartıodu. en sonunda internetden kapLumbağa bakımı hakkında biLgi topLadım nasıL iileŞtirebiLirim onu die günLErce düşündüm her türLü yoLu denedim ii oLuo gibi oLdu ama sonra maLesef öLdü.o öLdüğü zmn kendimi suçLu hissettim.içimde bi vicdan azabı bi üzüntü.kendimi yaLnız hissettiğim için aLmıştım onu o bnm en yakın arkadaşım oLmuşdu ama bn en yakın arkadaşıma ii bakamadım ve onu öLdürdüm:(:(:(Sonunda içimdeki vicdan azabını azaLtcak bişe buLdum.Belki kötü bi fikir ama...Zampara`m öLünce kendimi yine yaLnız hissettim ve üzgün. düşündüm yeni bi hayvan aLıcam ona çok ii bakıcam dedim.iLk hamster aLdım.Adınıda Speedy koydum:).Ama annem işde sevmedi onu pek fazLa asLında hiç sevmedi onun kaLMası için çok yaLvardım anneme ama o izin vermedi ertesi gün onu qeri götürdük yerine 2 kapLumbağa aLdım.tam emin deiLim ama qaLiba bi dişi bi erkek.adLarıda Bambam ve ÇakıL.onLar iLk qeLdiğinde o pLastik kabın içinde qeLdiLer mecburen 1-2 ay onun içinde bakdım ama Zampara`dan daha ii bakıyodum onLAra hergün güneşLendiriodum özeL yemLerinden düzenLi oLarak veriodum bide yanında karides:).Ama 1-2 gün yemediLer çok korktum ve `hepsievcil`yardımıma koştu .Burdan okudukLarımLa onLarın yemLerini yemesini sağLadım artık çok iiydiLer yemLerini yiyoLardı günşe çıktıkLarında biraz korkuoLardı ama sonra aLıştıLar...2008`in ağustos ayında onLarLa iLk uzun yoLcuLuğmu yaptım asLında iLk yoLcuğum:)o pLastik kapLarının içinde onLarı sarsıntısız bi şekiLde antaLya`ya kadar qetirdim.giderken yoLda küçük bi aksiLik oLdu.Bambam kabından çıkmış bnm üstümden doLaşıp arabanın arka camına gitmiş.onu buLana kadar canım çıktı kuzanim uyurken ezdi sandım.Çok korktum.ama iimiş yaramaz:)antaLya`dan dönüştede onLarı kabın içinde arka tarafa koydum küçük bi trafik kazası yaşadık.Arabanın yaptığı frenLe onLar arkadan düştüLer kapLarının içinden düşmüşLer.Kaza olunca iLk akLıma onlar qeLdi kapLuşLarıma bişe oLmasın die ağLıorum bi yandan diğer yandan bnm cnm yanıo:(çok kötü bi anı ama hepimizde iiz çok şükür.Nese zonquLdağa vardığımzda gene 1 kaç gn onLara o kapta baktım sonra 50*20*30 cm`lik bi akvaryum,ısıtıcı,fiLtre aLdım şimdi akvaryumun içinde çok mutLuLar.OnLarLa inş. uzun bi süre beraber oLurum. tek bi sorunum var şimdi ÇakıL qaLiba kabuk değiştirio iLk mantar sandım ama maşşaLlah iştahı gayet yerinde çokda hareketLi kereta:)Bide Bambam`ın tırnağı kırıLmışdı ona çok ii baktım şimdi tırnağı çıkmaya başLadı:)artık ne zmn akvaryumun aşına gitsem ÇakıL hemn qeLio.Yem kabını ne zmn saLlsam hmn dibimde bitioLAr geçen gn eLimi ısırdıLar.Allah`dan dişLeri yok:D Zampara`nın öLümünün verdiği acıyı biraz dindirdim kendimce.Ama haLa içimde bi pişmanLık.Eğer Bambam`la ÇakıL`a da bişey oLursa...(Allah korusun) NOT:OkuyanLar Lütfen maşaLlah diinde nazar değmesin:D)
İlk bıdığımı almam çoğunuzunki gibiydi...Bakımları kolay ve ufak kalan hayvanlar olduğunu sanıyordum.Bir kaplumbağa bakmak istiyordum.Hem o ufacık hayvanı ne kadar zor olabilir ki.(Şimdiki aklım olsa...)Hayvan dükkanına gittim.Bir tane su kaplumbağası istedim.Bir tane de bakım kabı.Adam bana o ölüm fanuslarından bir tane , 1 karides ve kaplumbağa vermişti.Eve gelince hemen 2-3 cm.lik suyunu doldurdum ve bıdığımı suya bıraktım.Bıdı bıdı yüzmeye başladı.Çok korkmuştu...Hızlıca bir oraya bir buraya yüzüyordu...Ya da gidiyordu mu demeliyim , 2-3 cm.lik suda ne yüzer ki? Bu böyle 2 ay gibi bir süre devam etti.O beni gördükçe öcü gibi kaçıyordu.Her gün günde 3-4 tane karides atıyordum ama onun doğru düzgün bir şey yediğinden emin değildim.Onun bu aç kalışlarına üzülüyordum ama elimden bir şey gelmeyeceğini sanaraktan hiçbir şey yapmıyordum...Cidden ben neden hiç araştırmamıştım benim minik fındığımı.O ne yer , ne içer , nelerden hoşlanırdı?Hemen internete kapaklandım.Daha önceden de hayvanlar hakkında araştırma yaptığım için biliyordum , yerli kaynaklarda doğru düzgün bilgiler yoktu...İçlerinde çok yanlış bulunuyordu.Düzgün yabancı kaynakları açtım ve okumaya başladım.Okudukça şaşırıyor yeni bilgilere ulaşıyordum...Isıtıcı mı , filtre?Hıı onlar mı lazımmış...Hemen almam gerekenleri bir kenara not ettim.Daha önce içinde balık beslediğim minnacık , içinde doğru düzgün solucanın bile yaşaması zor olan akvaryumumu paludaryuma çevirdim.:)Bir kuru alan oluşturdum ve balıklarımın filtresini çalıştırdım.Ama suyu da ısıtmam lazımdı.Ertesi gün değişik bir yem daha ve ısıtıcı aldım.Isıtıcıyı monte edip suyu ısıtmamla benim cancağızım birden hareketleniverdi.Yemini de attım suya.Bıdık hemencecik yemeği yiyiverdi.O kadar çok mutlu oldum ki.=)Böyle günler sürüp gitmeye başladı.Ama kuru alandaki kayalar denizden olduğu için iğrenç kokuyordu.Onları çıkarıp plastik bir şey koymalıydım.Yeni bir kuru alan ve daha düşük su seviyesiyle bakıma devam ettim.Ama ben araştırdıkça bunun da yetmeyeceğini öğrendim.Çok ihtiyaçlarımız vardı...Ama ben bu öğrenci halimle ne yapacaktım.Bir süre böyle idare edeyim dedim.Sonra kaplumbağam...Çok kötü bir ayak mantarından oldu.Kuru bir kapta arada bir suya koymak üzere aylarca kaldı.İlaçlar merhemler filan off...Bebeğimin ayakları çok zor iyileşiyordu.O kuru bir alanda kalırken minik akvaryumumuz bir yerden düştü ve kırıldı.Ne yapacağımı bilemedim.Yeni bir tane almam lazımdı ama çok zor bir durumdu...Tamamen iyileşmesine bir kaç hafta kalmıştı ama benim yeni bir paludaryumum yoktu...Çok ilginç bir olay başıma geldi. Ben kaplumbağama bahçede bakım yaparken kapıcımız geldi.Onun eşi de bizim evde hizmetliydi.Kadın benim kaplumbağa baktığımı kocasına söylemiş olacak ki kapıcı bize geldi.Onların da 1 tane kaplumbağaları olduğunu , minik bir kapta artık bakamadıklarını ve vermek istediklerini söyledi.Ben o miniğe hangi paludaryumda bakacaktım?Benim bıdığımın bir yaşam yeri yoktu zaten.Bunu adama anlattım.Adam bizim bir tane akvaryumumuz var istersen gel onu da al orada bak dedi.Ben boyutlarını sordum.Adamın anlattığına göre tabanı küçük ince uzun bir şeydi , işime yaramazdı balık akvaryumuydu.Büyüktü ama pek kullanışlı değildi.Neyse bir bakayım belki alırım dedim.Adam sevindi ve bana evini gösterdi. Kaplumbağayı gördüğümde içim parçalandı.Hayvancağız kazan dairesinde , buz gibi suda , mikrop toz vb. bütün kötü şartların olduğu bir yerde kalıyordu.Onu öyle çok oradan kurtarmak istedim ki.Üşüyordu...Akvaryumu görebilir miyim dedim.Adam çıkardı önüme koydu.Akvaryumu görünce şok oldum.Kocaman , kullanışlı , içinde ısıtıcı lambası olan , 3 çeşit filtreli , ısıtıcılı çok güzek bir akvaryumdu.Adama birisi balık baktıktan sonra hediye etmiş olacak ki içinde balık yemleri balık eşyaları filan vardı...Ama adam hayatında ilk defa öyle şeyler gördüğü için kullanmamıştı bile.Eğer o aletlerin ne olduğunu bilseydi bana vermezdi bile.:) Neyse bıdığı ve akvaryumu oradan alıp eve geldim.Hemen akvaryumun içini temizledim , aletleri temizledim ve aletleri fişlerine taktım.Su ısınınca minik yeni bıdığımı suyun içine koydum.O kadar çok mutluydum ki...Artık eski kaplumbağam iyileşince ona nasıl yeni bir bakım alanı kuracağım diye kara kara düşünmüyordum.Böyle günler birbirini kovaladı ve benim yeni bıdığım kısacık bir sürede çabukça büyüdü.Kabuğunda siyah çizgileri yokken şimdi kocaman çizgileri var. Ben bu süreçler içerisinde binlerce yerli ve yabancı kaynak okudum.Öğrendiklerimle yeni sahiplere yardımcı oldum.Kaplumbağa almak isteyenleri teşvik etmedim , bakımlarını anlattım.Ben yaptım siz yapmayın diye...Belki sayemde bir sürü kişi artık daha biinçli...Bunu yaparken de o kadar çok mutluydum ki...Çünkü o şeker suratlılara yardımcı olduğumu ve onların daha mutlu yaşayabilmelerine yardımcı olduğumu bilmek beni pek bir keyiflendiriyordu.2 kaplumbağam varken artık onlarca kaplumbağam oldu.Hepsini kendi kaplumbağam gibi benimsedim.Her hastalıklarında ve sıkıntılarında sahiplerine yardımcı oldum. Şimdilik çok iyi olmasa da güzel bir paludaryumdalar.Yakında 150 litrelik bir paludaryumla onlara çok iyi bir yaşam alanı kurmayı planlıyorum.Tabii arkasından diğer ekipmanlar.Özellikle UV B lambalarının bizim şu anki paludaryuma sığmaması (En küçükleri 45 cm. ve benim paludaryumun boyu 43 cm.) bu süreci hızlandırıyor. Nazar değmesin şu aralar çabukça büyüyorlar.Durumları gayet iyi.Ama daha büyük bir paludaryum , daha geniş bir yaşam alanı daha çok sağlık ve daha çabuk büyüme.:) Yazımın hepsini okuduysanız tebrikler.:)
phus demişki
"yerli kaynaklarda doğru düzgün bilgiler yoktu...İçlerinde çok yanlış bulunuyordu.Düzgün yabancı kaynakları açtım ve okumaya başladım"
Bu cümleyi not aldım...Hmmm
Pınarın hikayesi inanılmaz hoş belki 3 kere yeniden okudum. Salonda yan göz akvaryuma bakarken hiç kıpırdamadan oturan 2 kişi geldi gözümün önüne. Diğer hikayelerde birbirinden güzel Tüm hikayeleri kaplumbağaların bu günkü son durumlarını da ekleyerek bastırıp , yararlı bir kaynak olarak tüm ilk okullara dağıtmak lazım.
Hikayelerin güzel tadını bozmamak için , daha önce yaşanmış ve forumlardan yarım yamalak takip ettiğimiz başka hikayelerden söz etmeden mesajımı burada noktalıyorum.
Hikayesini paylaşan herkese teşekkürler.
Kırmızıgitar`ın yazısıyla birlikte bu başlık yukarı çıkınca frozen hemen haberi uçurdu, ben de tekrar hikayemizle karşılaşmış oldum, nasıl çarpıldım anlatamam, birden nasıl duygulandırdınız beni :) Uzun uzun hepinizin hikayesini tekrar okudum, ben de kendi adıma çok teşekkür ederim, niye sizlerle birlikte olduğumu yeniden hatırladım :)
Tüm minik kapluşlara sevgiler, hepsinin hikayesi iyi devam eder dilerim, bundan uzun uzun yıllar sonra 20`lik 30`luk kapluşlar cemiyeti kurarız ve bu başlıkta daha da duygulanırız belki :)
Eh bu kadar uzun tatilden sonra hatırlatmak lazımdı zaten unutmuşsundur !!! Bu arada Melek seni tanıdı mı? :)) Hoşgeldin...
Daha önce de buraya bu mesajın benzerini yazmıştım ama her nedense yayınlanmamış.Neyse... "phus demişki "yerli kaynaklarda doğru düzgün bilgiler yoktu...İçlerinde çok yanlış bulunuyordu.Düzgün yabancı kaynakları açtım ve okumaya başladım" Bu cümleyi not aldım...Hmmm" Demişsiniz Frozen.Sözüm meclisten dışarı tabii ki.Eğer ben araştırmaya başlamışken bu siteyi bulsaydım elbetteki buradan da faydalanırdım.Zaten de yeni keşfettim bu siteyi.Siz , Momo ve daha başka başka yardımsever ve kaplumbağasever arkadaş...Hepinizin bilgilerini geçenlerde , oturdum ve saatlerce keyifle okudum.Bazen zaten bildiğim , bazen ilk defa duyduğum bir çok bilgiye rastladım.Eski forumlara da göz attım...Faydalı faydalı binlerce bilgi var burada... Pınar Hanım sizinle aynı şeyi yaşamışız...:)Biz sizin o yaşadıklarınızı hala da yaşıyoruz.Bıdıklar kuru alanda kalsınlar diye aşağı kata inmiyoruz , merdivenlerin başında duruyor paludaryum da.=)Misafirler oradan geçerken ben "duruuun kaplumbağalarım kuru alandalaaar" diye bağırışlarımı hala hatırlıyorum.Buna uyarıyı vermeme rağmen geçenlere de kızardım.:)Çok acil bir iş olursa da sürüne sürüne gidi(yorum) hala.:)
Arkadaşımda kaplumbağa görüp heveslenmiştim.Çok tatlıydılar.Babama söyledim.Akşam babam eve geldiğinde beni bir sürpriz bekliyordu.Babam petshopdan bir plastik kabın içinde iki küçük kapluş,bir kutu yem birde kabuk sertleştirici almıştı.Tabi petshopçu herkesi kandırdığı gibibabamıda kandımış.Forumlardan bilgi edinince onlara nekadar yanlış bakdığımı öğrendim.Hafta sonu babamla gidip kapluşlarıma bir akvaryunm vede gerekli malzemeleri aldık.Mosturam ve cinom çok mutlu tabi bende.
Arkadaşlarımdan biri kapluş besliyordu.Çok tatlıydılar.Babamdan istedim.Akşam babam eve geldiğinde beni büyük bir sürpriz bekliyordu.Babam bana iki kapluş almıştı.Plastik bir kabın içindeydiler.Petsopçular bir kutu yem ve bir kabuk sertleştirici vermişlerdi babama.Forumlardan edindiğim bilgilerle nasıl bakıldığını ve ihtiyaçlarını öğrendim.Hafta sonu petshoptan bütün ihtiyaçlarını karşıladık.Şimdi çok mutlular tabi bende.
Bütün hikayeleri okudum.Hepsi birbirine ne kadar çok benziyor alırken hiçbir fikrimiz yok hayvanlar hakkında sonra google yazıyoruz acaba nasıl daha iyi bakarım diye sonra birsürü uğraş istediğini görüp hayvanlarımız için onları yerine getirmeye başlıyoruz.Birde burda yazanlar hep bu işe yeni başlamış en fazla 1-2 yıl bakmış insanlar.Benim asıl merak ettiğim 5-10 yıl kaplumbaga bakmış kişiler. Benim kaplumbaga hikayemi yazmak gerekirse ; Yaklasık 8 ay önce yegenlerimin(4 ve 5 yasındalar)ısrarları ve hepinizin bildiği gibi satıcıların ikna edici konuşmaları sayesinde annelerine iki tane kaplumbaga aldırmışlar.1-2 Hafta bile bakamayınca kaplumbagalar için verilcek yer aranmaya başlanmış tabi ilk adres daha önce birçok evcil hayvana bakan ben oldum.Kaplumbagalar elime geçince yaptığım ilk iş internette araştırma yapmak oldu.Burayı buldum ve hemen bir konu açtım şimdi bunu yapanlara kızıyorum hiç araştırma yapmadan konu açıyor,yüzlerce kez cevaplanmış sorular soruyorlar diye neyseki bana böyle yapmadılar özellikle frozen ve pinar1112 nin yardımlarıyla kaplumbagalar için ideal ortamı yarattım.Tabi o zamanlar hergün foruma giriyorum bazen mesajlarım yayınlanmıyor sinirleniyorum ama ondan sonra kaplumbagaların düzeni oturunca günlük yaşantı içinde forum unutuldu.Kaplumbagalarım bile unutuldu sabah okula giderken yem ver,okuldan gelince yem ver,haftasonu sularını değiştire döndü iş.Hatta büyüyüp kavga etmeye başlayınca onları vermeyi bile düşündüm.Büyük ihtimalle olacak olanda o zaten artık akvaryumlarına sığmıyorlar,sene sonunda öss giricem ve bir sene sonra hangi şehirde olacağım bile belli değil.Bende çoğunluğa katılıp arada bir muhabbetlerde geçtiği zaman bende beslemiştim bir zamanlar çok sevimli hayvanlar diyeceğim.Halbuki pinar1112 akvaryumunu görünce ne kadar özenmiştim bende böyle bir akvaryum yapabilir miyim diye çok düşünmüştüm.Herneyse hazirana kadar kaplumbagalarıma hiç ayrılmayacakmışım gibi bakıcam ve ondan sonra benim kaplumbaga hikayem bitmiş olacak.
Oldu mu ama şimdi? Yıktın beni Huleyn!
Bu kadar mesaj , bu kadar tedavi çabası boşunamıydı. Bak dikkat et pek çok kişiye yazdığım şeyleri ( bakımı zordur , zamanla bıkarsınız gibi konuları) sana hiç yazmadım. Çünkü farklı bir hava almıştım.
Herkese pek çok kez " bakın sakın başlamayın ilerde böyle böyle olur " dediğim tüm konular sende aynen olmuş yada olacak. Örnek bir şablon gibi.
Neyse şaka yapıyorum ,
Ben aslında alışkınım bu durumlara. Kimler geldi kimler geçti bu kaplumbağa istasyonundan. Nice üstadlar nice kişiler. Kimi durdu soluk aldı ismini istasyon duvarlarında bıraktı , kimi vınnn diye bir uçtan girdi diğer uçtan çıktı, kimide kürsüye çıktı nutuk attı benim gibi. Nerdeler o kişiler şimdi. Kaplumbağaları nerde ? İstanbul belediyesi çöplüğünde diyeceğim ama ayıp olacak. Gökyüzündeki göllerde diyelim.
Bu işe başlamayın arkadaşlar lütfen almayın Şu ticareti durduralım artık.
Kaplumbağasını veren kişiler hatalı değil çünkü mecburi istikamet budur. Ama asla başlamayın , çünkü işte esas hata odur. Hele ki uyarıldıysanız ama genede başladıysanız bilinki bu hikayede pek birşey değişmeyecek.
Düşünceler , yaşamlar , sevgiler değişecek ama kaplumbağa beslemenin , şu bilinen klasik bitişi değişmeyecek...