Hepsievcil
 
 

Sürüngen Forumları > Kaplumbağa

Mesaj Ekle

Klavyeler çalındı!!

Sevgili testudo graeca ibera dostum Piko,

Seni uzaktan tanıyor biliyorum, havalı resimlerini gördüm, ilginç, demek yüzme bilmiyosun, bense tam tersi, yattığım yerden suyu görebilmeliyim. Ama yürümek dersen ben anakarada tam bir acemiyim, nasıl taşıyosunuz o kabukları suyun kaldırma kuvveti olmadan, bravo valla.

Yine de ortak çok yönümüz olmalı. Ben mesela dört tarafı görünmez duvardan bi şeyin içinde yaşıyorum, hiç başka yer bilmiyorum. Çok küçüktüm en son kendime benzeyen birilerini gördüğümde, artık şu iki bacaklı kabuksuzlardanım farz ediyorum. Onlar da nasıl şey öyle, bütün organlar dışarıda, iki ayak üstünde nasıl duruyorlar, kabuk olmadan nasıl yaşıyorlar, korktuklarında nereye kaçıyorlar?! Gördüğüm bir tek, bazen dışarısı karanlık içerisi aydınlıkken görünmez duvarın arkasında beliriveren bana tıpatıp benzeyen diğer kaplumbağa. Ben ona titretiyorum ellerimi o bana, böyle birimiz sıkılana kadar devam ediyoruz. İtiraf ediyim ki en son kabuğunu dönüp giden hep ben oluyorum, neyse ki o da bunun üzerine hiç üstelemiyor, ama yenik ve mağrurum. Yalnızlık çekiyorum belki bazen ama yanımda başka bi terrapin ister miydim...bu küçücük dünya ya ikimize dar gelir yada belki biz onu birbirimize dar ederdik.

İşin en kötü tarafı kakamı yaptığım suda yüzmek zorundayım, sen nasıl kirli toprağının değişmesini bekliyosan ben de aynen öyle ne zaman temiz su gelirse o zamana kadar sabretmek zorundayım. Ya bigün hiç gelmezlerse, paranoya olucak bu düşünce bende valla, o zaman suya hiç inemem belki yada sürekli tuvaletimi tutmam gerekir bilmiyorum, korkuyorum böyle şeylerden işte.

Hoş, biz zaten biliyosun biraz korkak, ürkek biliniriz, gerçi onca travmatik anıdan sonra kabuklarımızdan dışarı çıktığımıza bile şaşırmaları lazım. Alıştım artık buraya ve kabuksuzlara epey ama garip şeyler var yaşadığım yerde. Mesela yeşil bişeyler var, bitkiye benzetmeye çalışmışlar galiba, ama ı-ıh, olmamış, ne kokusu ne tadı benim memleketteki bitkilerle alakası yok, hiç görmedim ama hissediyorum bunu, pek çok şeyi bilmeyip de sezdiğim gibi. Sırf yeşil diye bana bunları bitki diye yutturmaya mı çalışıyorlar ne, alem şu iki ayaklılar. Ya da mesela benden başka yaşayan canlı hiç bişey yok, hiç birşey hem de.. Gelen de ölmüş olarak geliyor, mesela bazen tepeden koparılmış ölü bitkiler yağıyor, onları da yiyorum ben zaten, ama bu durumlar kabuklarımı diken diken ediyor, bu ne aaa, ürkütücü..

Her şeyin küçüğü var burda, çok minicik bi şelale var mesela, dön babam dön sürekli içinde aynı su, yaşadığım yer koca bi nehirin 5 milyarda biri gibi düşün. İnanamazsın güneşin bile küçüğünü yapmışlar, ben pek gerçek güneşi göremiyorum, mecbur canım kabuğumu ısıtmak istediğinde küçük güneşlerimin altına geçiyorum.

Monotonluktan şikayetçiyim. Karnımı doyurmak en ve tek zevkli şey hayatımda, ondan bi kaç ipucu keşfettim yemek geleceğini anlayınca çok heycanlanıyorum. Onun dışında bütün gün ya yüzüyorum, ya yatıyorum, ya uyuyorum. Gidecek başka hiçbi yer yok, yapıcak da.. Görünmez duvar yüzünden 3-5 kulaçtan sonra dünya bitiyor. Kırmızı yanaklıyı altın suya koymuşlar ah mississippi demiş diyince anlamıyor hiç bu dişli canlılar, bakma sen altın falan da diil şu su, yaşıyor ölmüyorum diye mutluyum, memnunum sanıyorlar galiba, diyorum ya çok ilginç bi canlı. Daha neleri var sen de görmüşsündür ama bu dedikodular sonraki mektuplara kalsın.


Daha yazıcak çoook şey var ama seni de merak ediyorum, anlatsana biraz susuz hayat nasıl, o ayaklarla yürümek gerçekten kolay mı, toprağa basmak nasıl bi his...ve sen de sıkılıyo musun, korkuyo musun?? Bi gün bana gelirsiniz belki, sizi taşların üstünde misafir ederim, siz havuza girmez plajda oturursunuz, olmaz mı?



Kabuklarından öpüyorum,
Çok uzaktan akraban, takımdaşın Melek

img

pinar1112

18 yıl 10 günlük üyedir.

ÖZEL MESAJ

Sevgili arkadaşım Melek
İlk mailimi senden almıştım vakti zamanında , şimdi de ilk forum mesajımı gene senden alıyordum. Ne kadar naziksin.
Aslında bana bir mesaj geldiğini , yan hücraryumdaki Spike tan öğrendim. Hücraryum duvarına mors alfebesiyle kırt kırt yaparak bana haber verdi. O da efendi kendi kendine konuşurken duymuş. Önce çok şaşırdım , ne yapmam gerektiğini bilemedim. Bir şekilde pc başına ulaşmak ve o mesajı hemen okumak için resmen delirdim.
Hemen bir plan yapmaya başladım bizim efendinin dışarı çıktığı bir zamanı kollayıp harekete geçmeliydim. Spike " Piko eğer bana ulaşmak için yaptığın planlar gibiyse boş ver hiç yapma " diye kırtladı duvara " O planlar işe yaramıyor sende biliyorsun ".

Malesef haklıydı , efendi bizi kesin olarak ayırmıştı 1.5 yıldır birbirimiz göremiyorduk. Ne vardı yani Spike a 2-3 tos attıysak bir iki ısırdıysak... Bütün bu ayrı yaşadığımız süre boyunca ne kadar uğraştıysam da yan hücraryumdaki Spike a ulaşamıştım. Sadece duvar kırtlayarak konuşabiliyorduk o kadar. Ama bu başkaydı, bu sefer başaracak ve mesajı okuyup cevap bile yazacaktım , her ne pahasına olursa olsun.

Efendi evden dışarı çıkınca hemen harekete geçtim düşe kalka maceralı bir yolculuktan sonra pc başına ulaştım , doğrusu işin en zor yanı düğmeye ulaşıp pc yi açmak oldu. Kafamı gözümü yarmış , ama sonunda pc yi açmıştım. İşte forum karşımdaydı , bana gelen mesajı göz yaşları içinde okudum. Hayal gibiydi ama artık benimde hatırımı soran bir arkadaşım vardı... Evet seni hayal meyal hatırlıyorum. Sen şu yalıda oturan su kaplumbağasısın. Her seferinde bacaklarımı ısırarak hatırımı soran Pınar ablanın su kaplumbağası.

Valla ne yalan söyliyim kabukla yaşamak gerçekten zor ama alıştık artık , işe de yarıyor aslında , bizim efendi o koca ellerini üzerimizse doğru uzatınca , hop içine kaçıveriyoruz. Oda her seferinde bizi eline alıp " Tuvaletinizi yaptınız mı keratalar " diye soruyor. Ne kadar meraklı bizim kakalara sorma gitsin. Eğer yapmışsak bizi odaya salıyor. Bende daha yere salar salmaz tabana kuvvet , yallah kaçıyorum , ama daha çıkış kapısını bulamadım malesef. Efendilerin garip yaratıklar olduğu konusuna katılıyorum. Fakat öyle iri ki , bişey de yapamıyorum , bir defasında ayağını ısırmıştım o kadar.

Mesajı okumuştum ama şimdi nasıl cevap yazacaktım fazla vaktimde yoktu. Geçicide olsa bende efendinin klavyeyisi çalmıştım. Bizimki her an dönebilirdi. Hemen kavye tuşları arasında koşturmaya başladım o harf tuşunu bul bas , gel bu harf tuşunu bul bas tuşlar arasında koşturmak bayağı zorladı beni , dilim damağım kurudu resmen. İşin kötüsü birde geri dönüş yolculuğu vardı önümde , nasıl yaptımda becerdim ben bile bilmiyorum ama yaptım işte.






Melekcim sağlıcakla kal. Artık görüşmediğimiz zamanlarda Spike la beni unutma olurmu , ben seni hep nazik , burnu baloncuklu , sarı dudaklı bir su kaplumbağası olarak hatırlayacağım. Islak taşların taşların üzerinde , camdan yalının içinde ki yanlız bir kaplumbağa. Herşeye ramen gene de tüm dünyaya yayılmış su kaplumbağaları içinde en şanslı olanlardan biri olarak. Hergün baktığını biliyorum ama Pınar ablana da o görümeyeceğimiz süre içinde de iyi bak lütfen. İlerki yaşamın da kuvvetli bir ihtimalle gerçekleşecek olan tavşan kaplumbağa arkadaşlığında , o tavşanlara da söyle , yarışmaya gerek yok , hayat çok kısa zaten. Birinci olsak ne yazar sonuncau olsak ne yazar.
Unutmadan Kara Spike` ın, Melek kardeş neden her seferinde benim varlığımı yok sayıyor diye sana olan sitemini de eklemem lazım.
Çok yaşa Melek bütün o , evlerde ölen su kaplumbağaları adına sen uzun yaşa...İyiki tanıdım seni..

Piko....ve de tabiki de Spike

img

frozen

19 yıl 4 ay 16 günlük üyedir.

ÖZEL MESAJ

Ah Piko’cuğum, ne zahmetlere katlanmışsın benim için, okurken hem güldüm hem şaşırdım, ve duygulandım. Fotoğrafta görüyorum, galiba sağ elinle adımın ilk harfine basıyosun orda :)


Ben de az daha yakalanıyodum, e sulu sulu klavyeye çıkınca şıp şıp şıp harflerin arasını suyla doldurmuşum. Pınar laptopını kucağına alıp bastıkça şıpırdıyan harfleri görünce, ters ters bi bana baktı. Ben de en masum pozumu takındım tabi, burnumu havaya diktim, başım havada bi sağa bi sola baktım, ıslık da çalarak durumdan hiiiç haberim yok tablosunu tamamlamak isterdim ama maalesef hiç ses çıkaramadım.


Dedim ya alıştım sayılır artık bu eve, bi oda bi salon, minimalist bi dekorasyon, ikisi bi yerde amerikan tuvalet ve mutfak...sen de yalı ben diyim melekondu :) Ama tam yatmışım gözlerim kapanıyo bacaklarımı germişim iyice ısınmışım mesela bazen, tak bişey açılıyo, tepede bi görüntüler aniden, ben de ne olduğuna bile bakmam pırrrr suya atlarım hemen, kafa göz yara yara döne döne bi yer ararım. Eskisine göre bu panik hallerim çok daha az, ama olsun ben tedbirimi alıyım, sonuçta kamuflaj hayvanıyım, beni ayıran en önemli yerim bu savunma kabuğum.


Demek sizde de kaka kontrolü var. Ben yapar yapmaz yakalanırsam Pınar’a o zaman hiç sorma, hemen koşar yanıma yakaladım işte burdaa, üff ne kadar büyüdü bunlar der, eline alır hemen hor hor hor süpürgesini, ben daha tadına hiç bakamadan süpürür bütün hepsini sinir. Eskiden süpürgeyle yarışa girerdim kim daha önce yutacak diye, ama artık yıldım, Pınar’ın eline oturup işini bitirmesini bekliyorum, zaten Pınar odamdayken pek bu işi yapmamaya çalışıyorum artık :).


Bu sıralar pek yok ortada Pınar zaten, bi tek geceleri görüyorum. Halbuki taşındığımızdan beri oda arkadaşı olmuştuk, daha çok görürüm daha çok şımarırım böylece daha fazla yem koparırım diye umuyordum. Yine bi hareketlilik seziyorum evde, bi daha taşınırsak yandım, yine kuru kutuya koyacaklar beni o zaman demektir, ben hiç sevmiyorum değişiklik, en korktuğum şey yerimin değişmesi, terk edilmek. Ben hiç efendi falan demiyorum ona valla, havaya girmesin. Geceleri klavyesini yine çalarım diye kuru yerde uyur numarası yapıp pusuda bekliyorum ama yok, bişeyler yazıp duruyo, kendi kendine gülüyo, deli midir nedir.


Kıskanç Spike’a söyle gördüğüm en hoş kız o, öyle tos atmak bacaktan ısırmakla olur mu hiç ama Piko’cum, beğendiğin bi kız varsa yüzüne yüzüne ellerini titreticeksin ellerini :). Ben biraz mahçup bi kaplumbağayım, hiç kız arkadaşım daha doğrusu hiç arkadaşım olmadığı için böyle durumlarda zaten turuncu olan yanaklarım kulaklarıma kadar kızarır, heycanlanırım, konuşamam. İsimlerini duyuyorum, yasdal’ın kaplumbağaları vaar, Mel ve Richard`ı duyuyorum, Aybala ve Aybars’lar vaaar, ondan sonracığıma huleyn’in sevgilisinden yeni ayrılmış kaplumbağası ve tabi bana çok ilginç gelen Ceviz ve Çipil’i biliyorum. Sence onlar da klavyeleri çalıp bize bi mektup yazarlar mı, neler neler gördüklerini, nasıl yaşadıklarını anlatırlar mı??



İkinize de selam ve sevgilerimi yolluyorum,
Vejetaryen mutfağından en güzel mamalar diliyorum,



Melek

img

pinar1112

18 yıl 10 günlük üyedir.

ÖZEL MESAJ

Bizimkilerin o akvaryumdan firar edip klavye başına oturması için "ninja kaplumbağa" olmaları lazım. Şimdilik hala evde ipler benim elimde :)

img

yasdal

19 yıl 10 günlük üyedir.

ÖZEL MESAJ

Pınar, frozen çok tatlı yazışıyor tosbikleriniz maşallah:) Gökhan`a katılıyorum, fakat bizim evde ipler artık benim elimde değil:)

Alın size ıspatı :)

 

img

deryailesezer

17 yıl 3 ay 25 günlük üyedir.

ÖZEL MESAJ

Analı babalı büyüsün , Sezer.

Arkadaşlar hadi biraz hayal gücü yau...Cık cık cık.
Paludarium perileri adına...

img

frozen

19 yıl 4 ay 16 günlük üyedir.

ÖZEL MESAJ

Sağol üstad:)

img

deryailesezer

17 yıl 3 ay 25 günlük üyedir.

ÖZEL MESAJ

Ne güzel yazışıyorsunuz. Bir an beni unuttunuz diye çok üzüldüm. Şu günlerde mesajlarınıza ihtiyacım var. Çok sevdiğim arkadaşımdan ayrı kaldım. Bana hiç pas vermese de arada bir beni hırpalasa da onu çok seviyordum ve bütün günüm onunla uğraşmakla geçiyordu. Şimdi hayat boş benim için. Kuru alanımda  yatmanın bile bir zevki yok. Zaten sahibim beni ailesine bıraktığı bir ay içinde kabuğum bir garip oldu. İçinde yüzdüğüm küçük su birikintisini bile hissedemiyorum kireç diyorlar galiba kuyu suyunda bakılmaktan oluyormuş. Halbuki internetten fotoğraflarını gördüğüm doğadaki kardeşlerimizden hiç birinde yok.

Demek sizin tuvalet kontrolleriniz var ahh ne güzel  keşke benim sahibimde yanımda olsa. Varsın kontrol etsin ben kakamı yiyorum da ne oluyor ? Doğru düzgün bir tadı bile yok. Ayrıca sizin yazışmalarınız bile bir heyecan içinde ben rahat rahat yazıyorum ne de olsa haftada bir geliyor yanıma. Eşimde yanımda olmadığından beri heyecan yaşamayı özlüyorum.

Melek bu sorum sana duydum ki sende yıllardır yalnız yaşıyormuşsun söyle bana nasıl dayanıyorsun ? Kuru alanda itişmeden rahat rahat yatmak, yem için kavga etmemek sevdiğine el titretmenin ne olduğunu bilmemeye değer mi ?

img

huleyn

17 yıl 2 ay 18 günlük üyedir.

ÖZEL MESAJ

üşenmeyip uzunca bir mektup yazmıştım arkadaşlar hatta forumda da en son yazan olarak üye adımı da gördüm ancak şimdi cevabımı göremiyorum acaba siz görebiliyor musunuz yoksa benim mesajım iletilmedi mi iletildi en kısa sürede yayınlanacaktır uyarısını da gördüm ama

img

hnur

18 yıl 9 ay 14 günlük üyedir.

ÖZEL MESAJ

hnur Ben mesajımı yazmadan önce konuda en son yazmış kişi sen görünüyordun ama mesajın görünmüyordu.Umarım mesajın bir yerlerde kayıtlıdır.

img

huleyn

17 yıl 2 ay 18 günlük üyedir.

ÖZEL MESAJ