Sürüngen Forumları > Kaplumbağa
kaplumbağa fıkrası..:):):)arada eğlenmek de lazım..
Dört kaplumbağa pikniğe çıkmaya karar veriyorlar. Erzakları hazırlayıp yola koyuluyorlar. Bir yıl, iki yıl, beş, on yıl derken 30 yil sonra piknik yerine varıyorlar. Hemen erzakları çıkarıyorlar, gazozlar, yiyecekler, her şey ortaya çıkıyor. Gazozlar da şişe gazoz. Ve açacak YOK! Tek çözüm, birinin eve gidip açacağı alıp getirmesi. Doğal olarak en genç kaplumbağayı seçiyorlar. Genç eleman: - "Giderim, ama bir şartım var." der ve ekler. - "Buradaki yiyeceklerin hiçbirine ben gelinceye kadar dokunulmayacak." Diğerleri de bunu kabul eder. Elemanımız yola çıkar. Aradan bir, iki, on, yirmi yıl geçer. Bu arada yaşlı kaplumbağalardan birisi fenalaşır, ölmek üzeredir. Arkadaşları ne yapsa faydasız. Kaplumbağa`nın son dileği olup olmadığını sorarlar. O da: - "Gerçi genç kaplumbağaya söz verdik ama, şuradaki sarmalardan bir tanesini yesem olur mu?" der. Diğerleri de kıramaz ve: - "Elbette!" diyerek, sarmalardan birini verirler. Tam ağzına atacağı sırada genç kaplumbağa çalıların arasından fırlar ve: - "Gitmiyorum işte, gitmiyorum!"
Bu fıkrayı uzun yıllar evvelsinden bilirim. Hoş bir fıkradır. Ama yazan kişi benim Pikonun koşununu görmemiş olmalı. Özellikle dişi kaplumbağa sandığı uzaktan kumandalı arabama doğru depar atarken ki halini görmemiş olmalı.
Garibim arabaya ulaşıncaya kadar deli gibi koşuyorsa da , yakalayınca ne yapacağını bilemiyor. Ne biçim deodorant bu böyle der gibi plastiği koklayıp duruyor. Pek birşeye benzetemiyor ama araba uzaklaşınca genede peşini bırakamıyor. İllaki yakalıyacak..