Sürüngen Forumları > Kaplumbağa
PEKI YA PSIKOLOJILERİ????
Meraba arkadaslar.cok konusulmayan bi konudaki fikrinizi merak ediyorum.bu kadar özenle baktigimiz kapluslarimizin ne ölcüde duygu durumları var?. yani mesela yalnızlık duygusu yasarlar mi , hic yanındaki arkadasi ölunce hastalanan yada bi sure yemek yemeyen - yas tutan - bi kaplumbagaya rastladinizmi.yada sevildigini , kendisiyle ilgilenildigini hissedermi.birden cok kaplumbaga aynı yerde beslendiginde , dislama , kusme , kiskanma gibi duygulari olabilirmi?? Sizce insana ait duygulardan hangileri onlar icin de gecerli olabilir???
Duygu dediğimiz şey aslında oldukça karmaşık, hem sosyal hem biyolojik kökenleri olan bir kavram. Tüm hayvanlar için temel amaç hayatta kalabilmek ve üremek; bunu sağlayabilmek için her tür farklı davranışlar ve çeşitli derecelerde karmaşık sosyal ilişkiler içine girer, biz insanlardaki duygu, düşünce, davranış ve ilişkileri herhangi başka bir türle kıyaslamak ciddi bir yanılgıdır aslında, her tür kendi biyolojik yapı ve ihtiyaçlarının yansıması olarak farklı davranış şekilleri gösterir, biz ancak bunları kendimizdekilere benzeterek aslında çok da anlam taşımayan benzetmeler yaparız, duygu ya da düşünceler atfederiz.
Kaplumbağalar için özellikle konuşmak gerekirse pek çok sürüngen gibi sosyal ilişki ve ihtiyaçları oldukça zayıftır. Kesinlikle yalnızlık çekmeyeceklerinden emin olabilirsiniz, akvaryum içinde başka kaplumbağaların olması yemek için, yer için ve diğer kaynaklar için rekabet demektir. Tüm bu konuştuklarımız tabi doğal ortamlarında da değil, son derece suni ve yerin pek zor ihtimalle "yeterli" olduğu akvaryumlarda daha da farklı boyutlar kazanıyor. Bu yüzden birarada yaşayan kaplumbağa akvaryumlarında eninde sonunda, özellikle büyüdükçe çok ciddi yaralanmalara varacak kavgalar başlıyor. En son 400 litrelik bir akvaryumda yaşayan üstelik 4`ü de dişi olan erişkin kaplumbağaların akvaryumunda parmak koparmaya kadar varan hırpalamaları okuduktan sonra bu tip durumların kaçınılmaz olduğuna iyice inandım. Bunları dışlama, kıskanma, küsme olarak yorumlamak aslında bizim yanılgımız; aslında yer dar, büyüdükçe ihtiyaçlar fazlalaşmış ve kaynaklara (kuru bölgeden tutun da çiftleşmek için eş bile bu gruba girer) ulaşmak için rekabet gerekli, böylece diğerlerine üstünlük kurabilecek kadar güçlü olan(lar) temel dürtüleri olan hayatta kalabilme ve üremeyi sağlayabilmek için harekete geçiyorlar, diğer(ler)i de bu hareketlerin kurbanı oluyorlar; özünde duyguların değil ihtiyaçların yönlendirdiği bir durum.
Sevmek konusunda değinirsek, aslında bizi görünce, onlarla ilgilendiğimiz zaman ellerini deli gibi suya vurmaları, nereye gidersek takip etmeleri koşullanmadır, çünkü "yemek" geleceğinin habercileriyiz (ama sevgi gösterisi gibi yorumlamak ne hoştur :). Ama doğal olarak ortam değişikliklerine duyarlıdırlar; düzen ve rutin tahmin edilebilirlik demektir çünkü, bu yüzden onlara bakan kişilerin değişmesi belirsizlikler getirir, strese sebep olabilir, kaynak yine duygusal değil ihtiyaçlar kökenlidir; özlemek, bağlanmak doğalarında yoktur zaten, yavrularına karşı bile. Okşanmaktan, ele alınmaktan hoşlanmazlar. Tüm bunlar biyolojik olarak bu şekilde adaptif olmuş yapılarının sonucudur; her zaman doğal hayatalarındaki ihtiyaçlarına göre düşünebiliriz; okşanmak örneğin asla karşılaşamayacakları birşey doğalarında, dolayısıyla buna karşı bir tepki ya da hoşlanma bekleyemeyiz. Ama örneğin kaçmak, güvende hissetmek, karnını doyurmak, alanını savumak onlar için her zaman yaşamsal olduğu için akvaryumlara da bu dürtülerini herhangi bir duygusal kaynak olmaksızın taşırlar.